Sahillioğlu, Maden Hareketleri

 İlk Osmanlı altın parası sultânî (1479). Devletin resmi parası akçe, ödemeler akçeyle yapılıyor.  Ancak yabancı altın ve gümüş paralar da tedavülde. (s. 3)  

Rumeli’deki fetihlerle ele geçirilen maden yatakları 17. Yy. Başlarına kadar işletiliyor. (17.  Yüzyılın büyük bölümünde üretime ara veriliyor anlaşılan) 18. Yüzyılda yeniden açılıyorlar /üretime  geçiriliyorlar. (s. 4) 

Flori, Venedik dükası, dinar, hasene (hasenei sultânî) hepsi altın para/sikke. (4) 1481 yılı  itibarıyla hazinedeki paraların % 30’u altın para (-lardan müteşekkil). (Hazinedeki altın paraların)  dağılımı şöyle: Efrenciye (düka, Venedik dükası) % 69.31, Eşrefiye (Memluk parası) % 14, 73, Sultânî (Osmanlı parası) % 4.11, Engürüsiyye (Macar parası) gayet az. Efrenciye (düka, Venedik dukası) ve  Sultâniye’nin tedavüldeki değerleri hemen hemen aynı. (s. 6) 

Pâre eski Mısır ve Suriye’de Memluklüler tarafından kullanılmaktaymış. Pâre Frarsça bir  kelime/ad. (Osmanlı İmparatorluğunda) akçeden sonra pâre kullanılır hale geliyor. 1,224 gr.  Ağırlığında, 1.050 ağırlığında saf gümüş, % 16 oranında da bakır içeriyor. 16. ve 17. yüzyıllardaki rayici  1,5 akçe. Daha sonraları rayici 2, 3 ve akçe ayarlamalarına göre daha fazla oluyor. (s. 9)  

Penz, Budin’de kullanılan bir Macar parası. (s. 9) Kefevî akçesi Kırım’da basılıyor. (s. 9) 

Şâhî, akçe ve pâreden sonra dolaşımı en hızlı paralardan. 16. Yüzyılda Basra, Bağdad, Van,  Gümüşhane, Diyarbakır, Halep darphanelerinde basılıyor. Aslında bir İran parası. (s. 10) 4, 6 gr. 7 akçe  olarak hesap ediliyormuş.  

Kanuni döneminin sonuna kadar dış ticaret genellikle altın üzerinden işliyor. Osmanlı idaresine  bağlı eyaletlerden de her yıl hazineye muayyen miktarlarda altın geliyormuş. (s. 10) 

1547-48 yılları itibarıyla (Osmanlı topraklarında tedavülde olan) altın ve gümüş paraların rayici  şöyle: Sultâniyye altını 66 akçe, Efrenciyye altını 57 akçe, Engürüsiyye 55 akçe, Sakız 55 akçe, Kurona 55 akçe, külçe altın (dirhemi) 43 akçe, külçe altın (gramı) 14 akçe, külçe gümüş (dirhemi) 4 akçe, külçe  akçe (gramı) 1,3 akçe. (s. 11)  

Sakız adasında darbedilen altın (sakız altını) 16. yy. boyunca hazine hesaplarında yer alıyor.  Kurona denilen (altın) paranın da milliyeti belirtilmemiş ancak Orta Avrupa parası olması  muhtemelmiş. (s. 12) 

Guruş 9,5 dirhem (29, 184 gr) ağırlığında irice bir gümüş para. 1554’de 100 penz 50 akçeye  denk geliyor. 17. Yüzyıl başlarında İspanyol guruşlarına kebîr, tâm, tamâm, riyâl guruş diyorlar. 16.  yy. sonuna kadar bütün iri gümüş sikkelere guruş diyorlar. (s. 12)  

17. yüzyılda guruşlar riyal (İsp.), esedî/arslanlı (Hol.) olarak ayrılmaya başlıyor. 1570’lere  doğru hazine tarafından kabul edilen bir para (kuruşlar). 1569’da 40, 20 ve 10 akçelik tâm, yarım ve  çeyrek guruşlar hazineye giriyor. Bu tarihte hazineye giren sultâniyye ve efrenciye’nin rayici (ikisinin  de) 60 akçe (13, 25) 1582-83 yıl(lar)ında hazineye giren guruşların diğer paralar içindeki payı % 2,5,  altın paraların oranı ise % 20. (s. 13) 

Darphanelerin kapanma nedeni gümüş bolluğuymuş. (s. 14) 

17. yüzyıl ilke yarısı bütçe / ruznamçe hesaplarında riyal ve esedî kuruşlar kullanılmaya  başlanıyor. Eyaletler vergi hasılatını akçe veya altın yerine bunlarla gönderiyor. Halk arasında da  benimsenmiş. (s. 16) 

1640-1647 yılları arasında 14. Louis’in fransız sikkeleri bozukluk olarak Osmanlı topraklarına  sokuluyor. (s. 17) (Bu bozukluk sikkelerin/paraların) rayici 1/8 riyal. Bu yüzden bu paralara sümn deniliyormuş. Ayarı düşük olanları piyasaya sürülüp (?) yasaklanırken, sağ olanları tedavülde kalıyor.  (s. 18) 

Fels, fülûs, pul, mangur, 1352’den itibaren basılıyor. Bunların hepsi bakır para. Büyük  alışverişlerde kullanılmıyorlar. Yaklaşık 3 gr.’lık büyükleri ve 1 gr.’lık küçükleri var. 15. yüzyılda  büyüklerin 8’i, küçüklerin 24’ü 1 akçe ediyor. İlk zamanlar pul ve mangur değerleri eşit/rayicleri aynı.  16. Yüzyıl sonlarında 2 pul 1 mangur ediyor. 4 mangur da 1 akçe ediyor. (s. 18, 28) 

1687’de 2 mangur 1 akçe hesabıyla piyasaya sürülüyor. hemen ardından 1 mangurun 1 akçe olması kararlaştırılıyor. Bu uygulama 3 sene sürüyor. Bu sıralarda mangurun kalpazanlığı almış başını  yürümüş/yaygın bir hal almış. (s 18-19) Hazine ödemeleri(n) mangurla (yapılmasını) istemiyor. İhtilaf  çıkıyor. Sonunda, 1690-91 yılında 1/3 oranında kabul ediliyor. (hazine ödemeleri içerisindeki payı mı,  yoksa mangurun akçe karşısındaki rayici mi anlamadım?). (s. 19) 

1691’den sonra darphaneler yeniden açılmaya başlıyor. Artık kendi paralarını basan  darphanelerde ilk sıralarda basılan guruşlar arslanlı biçiminde, ancak Avrupa menşeli olanları gibi  üzerlerinde resim yok. İlk zamanlar/ başlangıçta esedî olarak anılıyorlar, sonraları esedî unutuluyor.  Guruş’tan önce (basılmasından önce), guruşun 2/3 ağırlığında zolota (Hollanda parası) basılmış. Daha  sonra (guruş’un darbından sonra) basılan zolota’lar ise guruşun 4/3 ağırlığındaymış. (s. 19-20)  Zolota’nın rayici 1717 yılına kadar 80 akçe, daha sonra 90 akçeye çıkıyor. Guruş’un rayici ise hep 120  sağ akçe kalıyor. 1/3 ağırlığındaki zolota’lara sülüs diyorlar. (s. 28)  

1691’den sonra altın da darb ediliyor. Macar altını ile eşdeğer olan şerîfînin rayici 270 sağ  360 çürük akçe, venedik (yaldız) altınının rayici 300 sağ 400 çürük akçeymiş. Yaldız saf altın, İstanbu  şerîfîsi ise bir miktar bakır ve gümüş içeriyor. (s. 20)  

17. yüzyıl sonlarından itibaren esedî guruşlar artık bir Osmanlı parası. Zolotalar da öyleymiş.  

18. yüzyıl başlarında darbedilen altın paralar: 1703 tuğralı, 1713 zencirli, 1716 fındık, 1729  zer-i mahbûb

Ma‘mul/me!’mûl hasene Osmanlı altın parası için kullanılan bir tabir. Hesap para birimi  olarak (Livre gibi) kullanılıyor. Karşılığı /rayici 270 akçe. (s. 20) 

1668’de / yılı itibarıyla ma‘mûl/me’mûl hasene içinde eşrefî cedîd/tuğralı yer alıyormuş. Aynı  yıl esedî guruş da kayıtlarda atîk esedî olarak yer almış. (s. 21)


Yorumlar